Sami, Leyla'yı boğmakla tehdit etti.
- Sami threatened to strangle Layla.
Sami, Leyla'yı boğmak için bir at ipi kullandı.
- Sami used a horse rope to strangle Layla.
Onu boğarak öldürmek istiyorum.
- I'd like to strangle him.
Onu boğmak istiyorum.
- I'd like to strangle her.
Onu boğarak öldürmek istiyorum.
- I'd like to strangle him.
Tom Mary'yi boğazlamak için tamamen hazır değildi.
- Tom couldn't quite bring himself to strangle Mary.
Sami, karısını boğazlamak için çıplak ellerini kullandı.
- Sami used his bare hands to strangle his wife.
Biz Tom'un boğularak öldürüldüğünü biliyoruz.
- We know that Tom was strangled.
Otopsi onun boğarak öldürüldüğünü gösterdi.
- The postmortem showed that she had been strangled.
Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
- Sami started strangling Layla.
Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
- Sami started strangling Layla.
The cat slipped from the branch and became strangled by its bell-colla.
She strangled a scream.
He strangled his wife and dissolved the body in acid.