Evin garip bir şekilde sakin görünüyordu.
- The house seemed strangely quiet.
Garip bir şekilde, öğrencilerin sayısı her yıl azalıyor.
- Strangely, the number of students is decreasing each year.
Bana tuhaf tuhaf bakıyorsun.
- You are looking at me strangely.
Garip biçimde sakin hissettim.
- I felt strangely calm.
Tom garip biçimde davranıyor.
- Tom is behaving strangely.
Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.
- Jim acted very strangely all day.
Onlar iki adam için tuhaf biçimde yakınlar, öyle düşünmüyor musun?
- They're strangely close for two guys, don't you think?
Son zamanlarda tuhaf bir deniz yaratığı bulundu.
- A strange marine creature was found recently.
Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
- It is strange that you know nothing about her wedding.
Garip bir keşif yaptılar.
- They made a strange discovery.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Bir köpek yabancılara havlar.
- A dog barks at strangers.
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
- Sometimes he can be a strange guy.
Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir.
- This story may sound strange, but it's absolutely true.
Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
- His hobby is collecting strange butterflies.
He thought it strange that his girlfriend wore shorts in the winter.
She's probably sitting there hoping a couple of strange detectives will drop in.
A strange quark is electrically charged, carrying an amount -1/3, as does the down quark.