Savaş sırasında birçok tarihi binanın tahrip edilmesi üzücü.
- It's sad that many historical buildings got destroyed during the war.
Aktörler tarihi kostümlerle ortaya çıktılar.
- The actors appeared in historical costumes.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Sana hikayeyi kim anlattı?
- Who told you the story?
Hikâyesi doğru olmayabilir.
- His story may not be true.
Hikâye doğru görünüyor.
- The story seems true.
Ben iki katlı bir evde yaşarım.
- I live in a two story house.
Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
- Kate was surprised by Brian's story.
O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.
- That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events.
Birçok önemli tarihsel olaylar M.Ö 7000 yıllarında gerçekleşti.
- Many important historical events took place 7000 years B.C.
Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi.
- The story is that Mary wants a divorce.
Bu İngilizce yazılmış bir hikayedir.
- This is a story written in English.
Bu hikaye arkadaşım tarafından yazıldı.
- This story was written by my friend.
Oğluna bir masal anlattı.
- He told a bedtime story to his son.
Amcam bana masalı bir fıkra gibi anlattı.
- My uncle told me the story by way of a joke.
Bu destansı bir hikaye.
- This is an epic story.
Onun hikayesi gerçek olamaz. O sık sık yalan söyler.
- Her story can't be true. She often tells lies.
Yalandan yardım isteyen çocuğun hikayesini hiç duydun mu?
- Have you ever heard the story of the boy who cried wolf?
Tom, iyi bir öykü anlatıcısı.
- Tom is a good story teller.
Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
- The story about the girl was in the news.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
- Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- I recalled a newspaper story about those twins.
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum.
- I want to tell you a story.
Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor?
- Do you want to tell the story, or should I?
Our shop was on the fourth story of the building — we had to install an elevator.
What will she do without being able to watch her stories?.