Hikâye doğru görünüyor.
- The story seems true.
Sana hikayeyi kim anlattı?
- Who told you the story?
Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
- I live on the top floor of a six storey apartment block.
Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
- You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Hikâye doğru görünüyor.
- The story seems true.
Ben iki katlı bir evde yaşarım.
- I live in a two story house.
Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
- The photo he showed added color to his story.
Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi.
- The story is that Mary wants a divorce.
Bu hikaye arkadaşım tarafından yazıldı.
- This story was written by my friend.
Bu, basit İngilizce ile yazılmış bir hikaye.
- This is a story written in simple English.
Oğluna bir masal anlattı.
- He told a bedtime story to his son.
Amcam bana masalı bir fıkra gibi anlattı.
- My uncle told me the story by way of a joke.
Bu destansı bir hikaye.
- This is an epic story.
Yalandan yardım isteyen çocuğun hikayesini hiç duydun mu?
- Have you ever heard the story of the boy who cried wolf?
Onun hikayesi bir yalan olamayacak kadar çok mantıksız.
- His story is too preposterous to be a lie.
Tom, iyi bir öykü anlatıcısı.
- Tom is a good story teller.
Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
- The story about the girl was in the news.
Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- I recalled a newspaper story about those twins.
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum.
- I want to tell you a story.
Hikaye anlatmak ister misin, yoksa benim anlatmam mı gerekiyor?
- Do you want to tell the story, or should I?
For superstitious reasons, many buildings number their 13th storey as 14, bypassing 13 entirely.
Our shop was on the fourth story of the building — we had to install an elevator.
What will she do without being able to watch her stories?.