Trafik kazalarının sayısı artmaktadır.
- There has been an increase in the number of traffic accidents.
Dünyada mülteci sayısı giderek artmaktadır.
- The number of refugees in the world increases steadily.
Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.
- In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.
Bu, pazar payımızı artırmak için büyük bir fırsat.
- This is a great opportunity to increase our market share.
Yıldan yıla üretim artmaya devam etti.
- Year after year, production continued to increase.
Dünyanın nüfusu bir yılda yüzde iki oranında artmaktadır.
- The population of the world increases at a rate of two percent a year.
Nüfusta sürekli bir artış vardı.
- There was a steady increase in population.
Ben harçlıkta bir artış hakkında babamla görüştüm.
- I approached my father about an increase in allowance.
Gelecek ay kirayı artıracağız.
- We will increase the rent next month.
Yaşamın maliyetini büyük ölçüde artırmıştır.
- The cost of life increased drastically.