Kahve yerine çay içmek istiyorum.
- Ich hätte gerne Tee statt Kaffee.
İşe gitmek yerine bütün gün evde kaldım.
- I stayed at home all day instead of going to work.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
Onun yerine ablası onlarla gitti.
- Instead of her, her sister went with them.
Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.
- Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
Let's go by train instead of by bus.
- Lass uns mit der Bahn statt mit dem Bus fahren.
The data suggest that the optimum length of a lecture may be 30 instead of 60 minutes.
- Die Sachverhalte deuten an, dass die optimale Dauer einer Vorlesung 30 statt 60 Minuten wäre.