Onun şirketteki statüsünü biliyor musun?
- Do you know his status in the company?
Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.
- An expensive car is a status symbol.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
Lütfen hemen bana durumun ne olduğunu bildirir misin?
- Would you please let me know what the status is right away?