Haber büyük karışıklık yarattı.
- The news created a lot of confusion.
O, karışıklıktan yararlanarak ortadan kayboldu.
- He disappeared, taking advantage of the confusion.
O, kaçmak için kargaşadan yararlandı.
- She took advantage of his confusion to escape.
Her yerde çığlık ve kargaşa vardı.
- There was shouting and confusion everywhere.
Elektrik kesildiğinde herkes şaşkınlık içinde koşuşturuyordu.
- When the electricity went off everyone was rushing about in a state of confusion.
Tom, Mary'nin yüzünde bir şaşkınlık bakışı gördü.
- Tom saw a look of confusion on Mary's face.
Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
- This is a dangerous state of mind for a man to be in.
Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
- Dan was worried about Linda's state of mind.
Berbat ruhsal durumum beni çıldırttı.
- My poor state of mind made me distraught.