stabling teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- ahır
- ahır yer
- {i} ahır malzemesi
- ahıra koy
- ahır ve ahır malzemesi
- stable
- kararlı
O ülkenin hükümeti atık kararlı.
- The government of that country is now stable.
Tom kararlı bir kişi değil.
- Tom isn't a stable person.
- stable
- değişmez
Bellek değişmez değildir.
- Memory is not stable.
- stable
- sabit
- stable
- (Hukuk) istikrarlı
Japon yeni istikrarlı bir para birimidir.
- The Japanese yen is a stable currency.
Japon ekonomisi hâlâ istikrarlı.
- The economy of Japan is still stable.
- stable
- (atlar için) ahır veya benzeri korunak
- stable
- {s} dengeli
- stable
- {s} sağlam
Sami, çocukları için istikrarlı bir ortam sağlamak için çok sıkı çalıştı.
- Sami worked very hard to provide a stable environment for his children.
- stable
- {s} sarsılmaz
- stable
- azimli
- stable
- {i} ahır
Ahırları temizlediler.
- They cleaned the stables.
Tom neredeyse her gün ahırı temizler.
- Tom mucks out the stable almost every day.
- stable
- ahırda durmak
- stable
- damız
- stable
- baki
- stable
- (Biyokimya) kalımlı
- stable
- (Coğrafya) duraylı
- stable
- güvenilir
- stable
- kolayca sarsılmaz
- stable
- sürekli
- stable
- kalıcı
- stable
- ahıra koymak
- stable
- devamlı
- stable
- ahıra
- stable
- eküri
- stable
- özel bir ahırın atları ve uşakları
- stable
- sağlam/kararlı
- stable
- ahırdaki atlar
Leyla ahırdaki atlarını vurdu.
- Layla shot her horses in the stable.
- stable
- ahıra koy
- stable
- (Diş Hekimliği) Durağan, sabitlenmiş, dengelenmiş
- stable
- {i} ekip
- stable
- (Askeri) KARARLI (SÜRECELİ), İSTİKRARLI, DEĞİŞMEZ
- stable
- {i} atlar ve seyisler
- stable
- {f} yerleşmek
- stable
- grup/ahır
- stable
- {i} yarış atı
- stable
- {s} sebatlı
- stable
- {s} durağan
- stable
- {f} oturmak
- stable
- {i} atlar
Leyla ahırdaki atlarını vurdu.
- Layla shot her horses in the stable.
Sami ahırlardaki atları vurdu.
- Sami shot the horses in the stables.
- stable
- ahıra bağlamak ahırda oturmak veya yatmak
- stable
- çalışma grubu
- stable
- stabil
Tom şu anda stabil durumda.
- Tom is now in stable condition.
Bu denklemin tüm kökleri negatif olduğundan stabildir.
- It's stable because all the roots of this equation are negative.
- stable
- {s} dengeli (kimse)
- stable
- {f} ahıra bağlanmak
- stable
- {s} fiz. stabil, kararlı
- stable
- {i} kadro
- stable
- tavla