O, çocuklarını eğitmek için saçını süpürge etti.
- She took pains to educate her children.
İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
- You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
Ford kötü eğitim gördü.
- Ford was poorly educated.
Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom was highly educated and spoke several languages fluently.