Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı.
- He was never officially charged with spying.
Neden onlara casusluk yapıyordun? Ben casusluk yapmıyordum
- Why were you spying on them? I wasn't spying.
Gangasterlerle ilgili casusluk yapmak tehlikeli bir girişimdi.
- Spying on gangsters was a dangerous venture.
Tom, Avustralya'da Kanada hükümetine casusluk ederken yakalandı.
- Tom was captured while spying on the Canadian government in Australia.
Onlardan biri bir casus.
- One of them is a spy.
White bir casus olarak polise ihbar edildi.
- White was denounced to the police as a spy.
Dikkat et! Bir polis ajan etrafı gözetliyor.
- Watch out! A police spy is snooping around.
Tom'un bir ajan olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
- Do you really think Tom is a spy?
Şüpheli endüstriyel casusluk eylemi işledi.
- The suspect committed an act of industrial espionage.
Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı.
- He was never officially charged with spying.
Burada bizim hakkımızda casusluk yapmak için gönderildin!
- You were sent here to spy on us!
Neden Tom'u senin için gözetlemeyi istiyorum?
- Why would I want to spy on Tom for you?
Gerçekten Tom'u gözetlememi istiyor musun?
- Do you really want me to spy on Tom?
Neden onlara casusluk yapıyordun? Ben casusluk yapmıyordum
- Why were you spying on them? I wasn't spying.
Sen harika bir casusluk yapardın.
- You would make an excellent spy.
O bizi gözetlemek için burada.
- She's here to spy on us.
Hükümet seni gözetlemek istiyor.
- The government wants to spy on you.
Sen beni ispiyon ediyorsun.
- You've been spying on me.
Beni ispiyonlamak için mi buradasın?
- Are you here to spy on me?
I think I can spy that hot guy coming over here.
During the Cold War, Russia and America would each spy on each other for recon.
... move the spying right to the edge, to the user of the computer, the owner of the computer. ...
... But the bootloader can assure me that it's dormant and not spying on me as my operating ...