Tom kavanozdan bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yemekten hoşlanıyor.
- Tom likes to eat spoonfuls of peanut butter right out of the jar.
Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.
- I always add a spoonful of honey to my tea.
Tom bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yedi.
- Tom ate a spoonful of peanut butter.
Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.
- I always add a spoonful of honey to my tea.
Biz bir kaşıkla çorba yeriz.
- We eat soup with a spoon.
Masuo kaşıkları eğebilir.
- Masuo can bend spoons.
If a spoonful of sugar helps the medicine go down, a barrel of laughs can wash down the big pills you might need to swallow.
Do you think we spoon and do? We only talk.