Eğer uzun süre İngilizce konuşmadıysan, körelirsin.
- You get rusty if you haven't spoken English for a long time.
Yuko bir yabancı ile asla konuşmadı.
- Yuko has never spoken with a foreigner.
Benim konuştuğumdan beri Tom'la konuşmaktasın, değil mi?
- You've spoken with Tom since I have, haven't you?
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
Hiç İngilizce konuşan bir izleyici ile konuştun mu?
- Have you ever spoken to an English speaking audience?
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Leyla çok çekici ve tatlı dilliydi.
- Layla was very charming and soft-spoken.
Tom tatlı dilli ve kibar.
- Tom is soft-spoken and polite.
I'm sorry, I can't go on a date with you - I'm spoken for.
I looked all over, but all the seats are already spoken for.
He was soft-spoken and gentle.
... our science and technology to transfer into spoken language, ...
... leaders who have spoken out and said that we need to fix this broken system. The reality ...