Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.
- Life is half spent before we know what it is.
Bütçenin % 1'inden azı dış yardım harcanmaktadır.
- Less than 1% of the budget is spent on foreign aid.
Önemli miktarda zaman ve emek harcanmış durumda.
- A considerable amount of time and effort have been spent already.
O yerinde harcanmış paraydı.
- That was money well spent.
Anıtı görmek için harcanan zaman kısadır.
- The time spent to see the monument is short.
Bir günde 500 dolar harcadım.
- I've spent 500 dollars in one day.
Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.
- He spent all the money that his friend had lent him.
Zayıflamaya çalışarak jimnastik salonunda saatler harcadı.
- She has spent hours at the gym trying to lose weight.
a spent cartridge.
Bush already appeared to be a spent force, an unpopular President eking out his final days of power.
Such a revival is a revival of spent forces, that can gather only for an early and more complete dispersion.
... Sergey and I, when we were interviewing people, we spent ...
... ERIC SCHMIDT: Have you spent any time in government? ...