Onlar bu civarda bir sürü aşırı hız yapan sürücüleri yakalarlar.
- They catch a lot of speeders around here.
Onlar bu civarda bir sürü aşırı hız yapan sürücüleri yakalarlar.
- They catch a lot of speeders around here.
Son sürat gitmek istiyorum.
- I want to go full speed.
Ben azami sürat yapıyorum.
- I'm doing the speed limit.
Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.
- Ken was fined 7,000 yen for speeding.
Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
- Come on, Arianna, speed up or we'll never get there!
Tom süreci hızlandırmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to speed up the process.
Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- Even though the speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
Hiçbir şey vakum içindeki ışık hızından daha hızlı seyahat edemez.
- Nothing can travel faster than the speed of light in a vacuum.
Sami hız yapmak nedeniyle durduruldu.
- Sami was stopped for speeding.
Hız yapmaktan yakalandım.
- I got caught speeding.
Bir araba son hızla geçti.
- A car passed by at top speed.
Hız sınırının üzerine geçmeyin.
- Don't go over the speed limit.
Such interventions can help to speed the process of reducing CBRs and help countries pass through the demographic transition threshold more quickly.
The Ferrari was speeding along the road.
Why do you speed when the road is so icy?.
Aristotle must find out the motion of Euripus; Pliny must needs see Vesuvius; but how sped they? One loseth goods, another his life.
God speed, until we meet again.