Önde gelen bir uzman resmi tasdik etmek için içeriye getirildi.
- A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
Ben bir uzman değilim.
- I'm not a specialist.
O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.
- That psychiatrist specialized in eating disorders.
Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
- Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
Bir uzman doktorla konuşmalısın.
- You should talk to a specialist.
Tom'u bir uzman doktora götürmek zorundayız.
- We have to get Tom to a specialist.