space in which to park a car or other vehicle

listen to the pronunciation of space in which to park a car or other vehicle
İngilizce - Türkçe

space in which to park a car or other vehicle teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

parking
{i} otopark

Ben yasadışı otopark için 20 dolar para cezasına çarptırıldım. - I was fined 20 dollars for illegal parking.

Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı. - Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.

parking
park yapma

Park yapmak bir kâbustur. - Parking is a nightmare.

Saat ondan sonra bu plazada park yapmak yasaktır. - Parking in this plaza after ten o’clock is prohibited.

parking
park edecek yer/park etme
parking
koy/bırak/park et
parking
{i} park yeri

Bir park yeri var mıdır? - Is there a parking lot?

Memur bir park yeri alma ricasının reddedildiğini Bob'a bildirdi. - The official informed Bob that his request for a parking permit had been rejected.

parking
{i} park

Tom'un tam bir deste ödenmemiş park biletleri var. - Tom has a whole pile of unpaid parking tickets.

Tom arabasını bir metro park garajında parketti. - Tom parked his car in an underground parking garage.

İngilizce - İngilizce
parking

It can be difficult to find parking in central London.

space in which to park a car or other vehicle

    Heceleme

    space in which to park a car or oth·er ve·hi·cle

    Türkçe nasıl söylenir

    speys în hwîç tı pärk ı kär ır ʌdhır vihîkıl

    Telaffuz

    /ˈspās ən ˈhwəʧ tə ˈpärk ə ˈkär ər ˈəᴛʜər ˈvēhəkəl/ /ˈspeɪs ɪn ˈhwɪʧ tə ˈpɑːrk ə ˈkɑːr ɜr ˈʌðɜr ˈviːhɪkəl/