soyulamaz

listen to the pronunciation of soyulamaz
Türkçe - İngilizce
theftproof
{s} burglar proof
soy
ancestry
soy
lineage
soy
breed
soy
race

Even the human race will become extinct one day. - İnsan ırkı bile bir gün soyu tükenmiş olacak.

soy
ancestor

English and German share a common ancestor. - İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.

All humans on Earth are descended from a common ancestor. - Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.

soy
{i} posterity
soy
race " ırk; line, lineage, descent, breed, family, ancestry, pedigree, birth, blood; sort, kind
soy
progeny
soy
strain
soy
ancestors
soy
{i} descent
soy
{i} family

Write only your family name in capitals. - Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.

In China, we put our family name first, then our name. - Çin'de önce soyadımızı sonra adımızı koyarız.

soy
{f} peeling

Tom ate the orange without peeling it first. - Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi.

I'm peeling the celery and the potatoes. - Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.

soy
pedigree
soy
kin

She's a descendant of King George! - O, Kral George'un soyundandır.

I am a decendant of Isreal's famous King David. - Ben İsrail'in ünlü kralı Davut'un soyundanım.

soy
extract
soy
tribe

The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia. - Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.

soy
(Biyoloji) issue
soy
dynasty
soy
stemma
soy
parent

Layla was socially isolated by her parents, especially her mother. - Leyla ailesi tarafından, özellikle de annesi tarafından sosyal olarak soyutlanmıştı.

She is of American parentage. - O, Amerikan soyundandır.

soy
multicolored
soy
(Denizbilim) phylum
soy
rob

He has something to do with the robbery. - Onun soygunla ilgili yapacak bir şeyi var.

One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank. - Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.

soy
burglarize

Dan's house must have been burglarized. - Dan'in evi soyulmuş olmalıdır.

Tom devised a plan to burglarize Mary's house. - Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.

soy
{f} stripping
soy
stock
soy
rip off
soy
hijack
soy
{f} hijacking
soy
{f} fleece
soy
kindred
soy
despoil
soy
genealogy
soy
{f} rifle
soy
{f} stripped

She stripped the child and put him in the bath. - O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.

soy
stem
soy
{f} disrobing
soy
parentage

She is of American parentage. - O, Amerikan soyundandır.

soy
German

The English language is cognate to the German language. - İngiliz dili Alman diline soydaştır.

English and German share a common ancestor. - İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.

soy
disrobe
soy
{f} peel

Peel the potatoes and carrots. - Patatesleri ve havuçları soy.

I'm peeling the celery and the potatoes. - Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.

soy
flay
soy
burgle

We were burgled once. - Biz bir kez soyulduk.

soy
{f} strip

She stripped the child and put him in the bath. - O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.

Soy
ancestorial
soy
inert
soy
flesh and blood
soy
cion
soy
(person, animal) of good stock, highbred
soy
stirpes
soy
birth
soy
offshoot
soy
phylo
soy
noble

Tragedy is the entertainment of the nobles. - Trajedi soyluların eğlencesidir.

Helium, neon, argon, krypton, xenon and radon are noble gases. - Helyum, neon, argon, kripton, ksenon ve radon soy gazlardır.

soy
line, lineage, family, people descended from a common ancestor
soy
extraction
soy
sort, kind; species
soy
stirps
soy
rind
soy
{i} blood
soy
hull
soy
kidney
soy
flesh
soy
antecedent
soy
bloodline
soy
shucks
soy
shuck
soy
{i} breeding
soy
abstract

Your explanation is too abstract for me. - Senin açıklaman benim için çok soyut.

Abstract art is something to feel. - Soyut sanat hissedilecek bir şeydir.

soy
father

My father struggled with the robber. - Babam soyguncu ile mücadele etti.

Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end. - Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.

İngilizce - İngilizce

soyulamaz teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

soy
A Chinese and Japanese liquid sauce for fish, made by subjecting boiled beans to long fermentation and then long digestion in salt and water. US preference is the term soy sauce

Pour in four tablespoonfuls of sherry and four tablespoonfuls of soy, as much vinegar as the jar will hold, and cover closely until wanted.

soy
Soybeans. Often used attributively

The soy crop is looking good this year.

soy
thin sauce made of fermented soy beans
soy
The soja, a kind of bean
soy
a source of oil; used for forage and soil improvement and as food
soy
soja beans, or beans and meal, to long fermentation and then long digestion in salt and water
soy
most highly proteinaceous vegetable crop known erect bushy hairy annual herb having trifoliate leaves and purple to pink flowers; extensively cultivated for food and forage and soil improvement but especially for its nutritious oil-rich seeds; native to Asia a source of oil; used for forage and soil improvement and as food
soy
A Chinese and Japanese liquid sauce for fish, made by subjecting boiled beans to long fermentation and then long digestion in salt and water. US usage prefers the term soy sauce
soy
A Chinese and Japanese liquid sauce for fish, etc
soy
{i} salty sauce made from soybeans; soybean, edible bean of the soy plant
soy
most highly proteinaceous vegetable crop known
soy
Soy flour, butter, or other food is made from soybeans
soy
made by subjecting boiled beans esp
soy
erect bushy hairy annual herb having trifoliate leaves and purple to pink flowers; extensively cultivated for food and forage and soil improvement but especially for its nutritious oil-rich seeds; native to Asia
Türkçe - Türkçe

soyulamaz teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Soy
kan
Soy
celep
Soy
ırk
soy
Sülale
soy
İyi ve üstün nitelikleri bulunan
soy
Manzum söz
soy
Bir atadan gelen kimselerin topluluğu, sülâle
soy
Manzum söz: "Boy boyladı, soy soyladı."- Dede Korkut
soy
Cins, tür, çeşit
soy
Bir atadan gelen kimselerin topluluğu, sülale: "Bizler hadi neyse, böyle biraz gülünç bir adamın hafif adına katlanalım ama, yarın, bizim soyumuzdan kimlerin yetişeceğini kim bilir."- M. Ş. Esendal. İyi ve üstün nitelikleri bulunan
İngilizce - Türkçe

soyulamaz teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

soy
{i} soya

Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor. - The company produces soy sauce and other food products.

ABD'nin Çin'e ihraç ettiği başlıca ürün soya fasülyesiydi. - The top U.S. export to China was soybeans.

soy
{i} soya fasulyesi

Mayalanmış soya fasulyesi kokusu onu iğrendirir. - The smell of fermented soybeans sickens him.

Genellikle soya fasulyesiyle birlikte yediğiniz bazı yiyecekler nelerdir? - What are some foods you usually eat with soy sauce?

soy
bu fasulyeden yapılan
soy
{i} soya salçası
soyulamaz