She nodded in response to my question.
- Sorumun cevabını başıyla onayladı.
You must answer the question.
- Bu soruyu cevaplamalısın.
Interrogative pronouns can be difficult to master in a foreign language.
- Soru zamirleri, yabancı bir dilde ustalaşmak için zor olabilir.
Tom is helping us with our inquiries.
- Tom soruşturmalarımızda bize yardım ediyor.
I made some inquiries.
- Bazı soruşturmalar yaptım.
Some questions were asked me by the teacher.
- Öğretmen tarafından bana bazı sorular soruldu.
It was impossible to understand his questions.
- Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
There seems to be some genetic problem with this animal.
- Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
This problem is worth discussing.
- Bu sorun tartışılmaya değer.
During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question.
- Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.
The inquiry did not conclude.
- Soruşturma tamamlanmadı.
This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry.
- Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.
I appreciate your answering my enquiry so promptly.
- Soruma çok çabuk cevap verdiğin için minnet duyuyorum.
It is you that are responsible for the accident.
- Kazadan sorumlu olan sensin.
He is responsible for the accident.
- Kazadan o sorumludur.