O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.
- He finished sorting the papers.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?
Bu tip yerlere ne tip insanlar takılırlar?
- What sort of people hang out at a place like this?
O, kolay pes eden bir tip değildir.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?
- How will you sort the animals?
O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.
- He finished sorting the papers.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Bir içki daha sipariş etmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking about ordering another drink.
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bir içki daha sipariş etmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking about ordering another drink.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
Ben onun tamamına sıralanmış olarak sahibim.
- I've got it all sorted.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.
Sana oldukça aşık oldum.
- I sort of had a crush on you.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
I had a sort of my cupboard.