Ben onun tamamına sıralanmış olarak sahibim.
- I've got it all sorted.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.
İsimler alfabetik olarak sıralanır.
- The names are sorted alphabetically.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?
- What sort of things do you do on weekends?
Bu tip yerlere ne tip insanlar takılırlar?
- What sort of people hang out at a place like this?
O, kolay pes eden bir tip değildir.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
- The postmen sort the mail each morning.
Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
- We should sort the students' names alphabetically.
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
İsimler alfabetik olarak sıralanır.
- The names are sorted alphabetically.
Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.
- Sort the items from large to small.
Sana oldukça aşık oldum.
- I sort of had a crush on you.
Tom Mary'yi oldukça sevdi.
- Tom sort of liked Mary.
Sorted for e’s and whizz (song and album by UK band Pulp).
I have to get my life sorted.
a sorted list of numbers.
I had a sort of my cupboard.