As soon as I entered the class, the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
- John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
I want to ask them when their wedding day is.
- Ben onlara düğün günlerinin ne zaman olduğunu sormak istiyorum.
The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
I am writing to inquire whether you have any positions available.
- Herhangi bir mevcut pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
His curiosity prompted him to ask questions.
- Onun merakı onu sorular sormaya teşvik etti.
Prompt action prevents trouble in the future.
- Zamanında yapılan eylem gelecekteki sorunu engeller.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
If you want to ask a question, please put your hand up.
- Soru sormak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın.
She put up her hand to ask a question.
- Bir soru sormak için elini kaldırdı.
I asked him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu sordum.
I asked a policeman for directions.
- Polise yol tarifi sordum.
The police were inquiring into the suspect's past.
- Polis şüphelinin geçmişini soruşturuyordu.
Tom looked at Mary inquiringly.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
As soon as I entered the class, the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
- Sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladı.
He asked her where she lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
Ask a six-year-old, not a sixty-year-old.
- Altı yaşındaki birine sorun, altmış yaşındaki birine değil.
Would you mind if I asked you a question about Tom?
- Sakıncası yoksa sana Tom hakkında bir soru sormak istiyorum.
Tom eventually asked the question he came here to ask.
- Tom sonunda sormak için buraya geldiği soruyu sordu.
I went to the hospital to ask about his health.
- Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.
The workers came to ask about their pay raises.
- İşçiler maaş artışlarını sormak için geldi.
I assume you're here to ask me about Tom.
- Sanırım bana Tom hakkında soru sormak için buradasın.