As soon as I entered the class, the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
- Sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladı.
I want to ask them when their wedding day is.
- Ben onlara düğün günlerinin ne zaman olduğunu sormak istiyorum.
The pupil held up his hand to ask a question.
- Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
I am writing to inquire whether you have any positions available.
- Herhangi bir mevcut pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
I appreciate your answering my enquiry so promptly.
- Soruma çok çabuk cevap verdiğin için minnet duyuyorum.
Prompt action prevents trouble in the future.
- Zamanında yapılan eylem gelecekteki sorunu engeller.
I would like to inquire about your services and prices.
- Hizmetleriniz ve ücretleriniz hakkında soru sormak istiyorum.
She put up her hand to ask a question.
- Bir soru sormak için elini kaldırdı.
If you want to ask a question, please put your hand up.
- Soru sormak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın.
A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
She asked him where he lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
The police were inquiring into the suspect's past.
- Polis şüphelinin geçmişini soruşturuyordu.
Tom looked at Mary inquiringly.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
As soon as I entered the class, the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
You're asking the wrong person.
- Yanlış kişiye soruyorsun.
Don't hesitate to ask for advice.
- Tavsiye sormaktan çekinme.
Ask a six-year-old, not a sixty-year-old.
- Altı yaşındaki birine sorun, altmış yaşındaki birine değil.
Tom eventually asked the question he came here to ask.
- Tom sonunda sormak için buraya geldiği soruyu sordu.
Tom finally asked the question he wanted to ask.
- Tom nihayet sormak istediği soruyu sordu.
I went to the hospital to ask about his health.
- Onun sağlığını sormak için hastaneye gittim.
The workers came to ask about their pay raises.
- İşçiler maaş artışlarını sormak için geldi.
I assume you're here to ask me about Tom.
- Sanırım bana Tom hakkında soru sormak için buradasın.