God's will is unquestionable.
- Allah'ın isteği sorgulanamaz.
That's an unquestionable fact.
- Bu sorgulanamaz bir gerçek.
Some board members questioned his ability to run the corporation.
- Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi işletme yeteneğini sorguladı.
The police questioned him closely.
- Polisler onu yakından sorguladı.
Right after my arrest I was interrogated several times.
- Tutuklanmamdan hemen sonra birkaç kez sorgulandım.
I don't like being interrogated.
- Sorgulanmayı sevmiyorum.
Some people questioned his honesty.
- Bazı insanlar onun dürüstlüğünü sorguladı.
Have you questioned them?
- Onları sorguladın mı?
Tom looked questioningly at Mary.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
The police detained several suspects for questioning.
- Polis sorgulama için birçok şüpheliyi göz altına aldı.