The lioness finally gave chase to the gazelle.
- Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
We finally decided to give him over to the police.
- Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.
I finally got through the test.
- Sonunda testi geçtim.
The storm eventually blew through.
- Fırtına sonunda dindi.
Tom eventually figured out how to install a free database application on his computer.
- Tom sonunda kendi bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını yüklemeyi anladı.
Tom eventually found a job that he liked.
- Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
You're asking what I'll do in the last hours before the end of the world. I'll probably take out the garbage and clean up the apartment, and you could come and help me with it.
- Dünyanın sonundan önce son saatlerde ne yapacağımı soruyorsun. Muhtemelen çöpü çıkaracağım ve daireyi temizleyeceğim ve bu konuda yardım etmek için gelebilirsin.
There will be an economic crisis at the end of this year.
- Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
Ken is going to the United States at the end of July.
- Ken, temmuz ayının sonunda Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.
At length, I found his house.
- Sonunda evini buldum.
At length, he began to cry.
- Sonunda ağlamaya başladı.
She went back to England in the end.
- O sonunda İngiltere'ye geri döndü.
In the end, the Germans were forced to withdraw.
- Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
Are you over your cold yet?
- Sonunda soğuk algınlığın bitti mi?
He is yet to know the truth.
- Sonunda gerçeği öğrenecek.
With hunger and fatigue, the dog died at last.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
At last, the truth became known to us.
- Sonunda,gerçeği öğrendik.
At last, the truth became known to us.
- Sonunda gerçek bizim tarafımızdan öğrenildi.
At last a good idea struck me.
- Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
After all, nothing remains forever.
- Sonunda hiçbir şey sonsuza kadar kalmaz.
Tom made the right decision after all.
- Tom sonunda doğru kararı verdi.
Who will ultimately decide?
- Eninde sonunda kim karar verecek?
I always thought that Tom and Mary would eventually get married.
- Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.
Tom eventually figured out how to install a free database application on his computer.
- Tom sonunda kendi bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını yüklemeyi anladı.
There will be an economic crisis at the end of this year.
- Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
She left for Paris at the end of last month.
- O geçen ayın sonunda Paris'e gitti.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
He finally became the president of IBM.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
I finally found my way out of the confusing maze.
- En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.
We finally have you where we want you.
- Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.
The snow-flakes seemed larger and larger, at last they looked like great white fowls.
- Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü.
At last, he realized his error.
- En sonunda hatasını anladı.
Who will ultimately decide?
- Eninde sonunda kim karar verecek?
Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
- Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.