The slight that can be conveyed in a glance, in a gracious smile, in a wave of the hand, is often the ne plus ultra of art. – Julia Kavanagh.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
It bothers me immensely.
- Bu beni son derece rahatsız ediyor.
I highly recommend it.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
Tom is a highly gifted man.
- Tom son derece yetenekli bir adamdır.
It helped me out tremendously.
- Bu bana son derece yardımcı oldu.
It's tremendously exciting.
- Bu son derece heyecan verici.
This is a matter of the utmost gravity.
- Bu son derece bir yerçekimi sorunudur.
Drive with the utmost care.
- Son derece dikkatli sür.
Volunteers are desperately needed.
- Gönüllülere son derece ihtiyaç vardır.
I desperately need a car.
- Bir arabaya son derece ihtiyacım var.
Marriage should be mutually and infinitely educational.
- Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.
This website is more addicting than Facebook, and infinitely more useful.
- Bu web sitesi Facebook'tan daha bağımlılık yapıcı ve son derece daha faydalıdır.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
Oh, I'm terribly sorry.
- Oh, son derece üzgünüm.
It is terribly hot this morning.
- Bu sabah son derece sıcaktır.
He was awfully skinny.
- O son derece sıska idi.
I was awfully confused by his question.
- Onun sorusuyla kafam son derece karıştı.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
Mary is an exceptionally beautiful girl.
- Mary son derece güzel bir kız.
Tom is exceptionally handsome.
- Tom son derece yakışıklıdır.
The last few days have been terribly busy for both of us.
- Son birkaç gün ikimiz içinde son derece yoğundu
It was terribly cold and nearly dark on the last evening of the year, and the snow was falling fast.
- Son derece soğuktu ve yılın son akşamında neredeyse karanlıktı ve kar hızlı düşüyordu.
Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
- Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
He deeply regretted this loss.
- O, bu kayba son derece üzüldü.