It helped me out tremendously.
- Bu bana son derece yardımcı oldu.
He is tremendously handsome.
- O, son derece yakışıklıdır.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
Tom needs the money desperately.
- Tom'un paraya son derece ihtiyacı var.
Tom desperately needed that.
- Tom'un son derece ona ihtiyacı vardı.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
Tom is extremely busy now.
- Tom şimdi son derece meşgul.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
This is a matter of the utmost importance.
- Bu son derece önemli bir mesele.
Drive with the utmost care.
- Son derece dikkatli sür.
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
Nevertheless, I'm immensely proud.
- Bütün bunlara rağmen, ben son derece gurur duyuyorum.
I would highly recommend it.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
This mission is highly secret and extremely dangerous.
- Bu misyon oldukça gizli ve son derece tehlikeli.
Marriage should be mutually and infinitely educational.
- Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.
Anything is infinitely better than nothing.
- Bir şey hiçbir şeyden son derece daha iyidir.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
The soup is terribly hot.
- Çorba son derece sıcak.
It is terribly hot this morning.
- Bu sabah son derece sıcaktır.
He was awfully skinny.
- O son derece sıska idi.
It's awfully cold today.
- Hava bugün son derece soğuk.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
That store is exceptionally expensive.
- O mağaza son derece pahalı.
Mary is exceptionally attractive.
- Mary son derece çekici.
Last night was exceptionally cold.
- Dün gece son derece soğuktu.
The last few days have been terribly busy for both of us.
- Son birkaç gün ikimiz içinde son derece yoğundu
I deeply regret having caused the accident.
- Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.
Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
- Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.