something or someone that doesn't quite make it

listen to the pronunciation of something or someone that doesn't quite make it
İngilizce - Türkçe

something or someone that doesn't quite make it teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

almost
hemen hemen

Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler. - Tom and Mary quarrel almost every day.

Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir. - Tom can drive almost any kind of vehicle.

almost
az daha

Az daha treni kaçırıyordum. - I almost missed the train.

almost
neredeyse

Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor. - The police have been searching for the stolen goods for almost a month.

Kylie Minogue için neredeyse ağlıyordum. - I was almost crying for Kylie Minogue.

almost
yaklaşık olarak

Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı. - The novel has sold almost 20,000 copies.

almost
adeta

Tom adeta bir kız gibi gözüküyor. - Tom almost looks like a girl.

almost
az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az
almost
az kalsın

Tom'a az kalsın araba çarpıyordu. - Tom almost got hit by a car.

Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum. - I almost believed what Tom said.

almost
hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti
İngilizce - İngilizce
almost

In all the submissions, they found four papers that were clearly worth publishing and another dozen almosts.

something or someone that doesn't quite make it

    Heceleme

    some·thing or some·one that does·n't quite make it

    Türkçe nasıl söylenir

    sʌmthîng ır sʌmwʌn dhıt dʌzın kwayt meyk ît

    Telaffuz

    /ˈsəmᴛʜəɴɢ ər ˈsəmˌwən ᴛʜət ˈdəzən ˈkwīt ˈmāk ət/ /ˈsʌmθɪŋ ɜr ˈsʌmˌwʌn ðət ˈdʌzən ˈkwaɪt ˈmeɪk ɪt/