Polis bir muhbirden bir ipucu aldı.
- The police got a tip from an informant.
Sami, Leyla'nın bir polis muhbiri olduğunu düşündü.
- Sami thought Layla was a police informant.
O, kazaya tanıklık etti.
- He witnessed the accident.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
Aslında trafik kazasına şahit olmadım.
- Actually, I did not witness the traffic accident.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
İspiyoncu hakkında herhangi bir bilgi ifşa edemem.
- I cannot disclose any information about the informant.