O, sınıf arkadaşı ile evlendi.
- She married her classmate.
İstasyona giderken eski bir sınıf arkadaşıma rastladım.
- I ran into an old classmate of mine on my way to the station.
O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.
- He's getting along well with all of his classmates.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Danny and I have been classmates for five years, but I've never spoken to him outside of lessons.