Onun hakkında meslektaşlarımla konuştum.
- I talked to my coworkers about it.
Mary bir meslektaşı ile uyudu.
- Mary slept with a coworker.
İş arkadaşı otobüsü kaçırmış olduğunu iddia etti.
- The coworker claimed he had missed the bus.
Tom Mary'nin bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.
- Tom saw Mary flirting with a coworker.
He heard from a coworker that the company planned to merge those departments.