some other, a second

listen to the pronunciation of some other, a second
İngilizce - Türkçe

some other, a second teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

another
{s} öbür
another
başka

Bana başka bir kamera göster. - Show me another camera.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

another
bir daha

Tom onu bir daha denemeye karar verdi. - Tom decided to give it another try.

Onu bir daha deneyeceğiz. - We're going to give it another try.

another
{s} farklı

Bu tamamıyla farklı bir konu. - That's a horse of another colour.

Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım. - I wrote to him for quite another reason.

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

Ayrıca başka bir nedeni vardı. - There also was another reason.

O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak. - She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum. - I'd like to exchange this book for another one.

Bu gömleği sevmiyorum. Bana başka bir tane göster. - I don't like this shirt. Show me another.

another
bir tane daha

Lütfen bir tane daha al. - Please take another one.

Sana bir tane daha alayım. - Let me buy you another one.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Başka biri oldum gibi hissediyorum. - I feel like another person.

Başka biri için yer var mı? - Is there space for another person?

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu. - Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

another
başkası

Başkasını bulmalıyım. - I have to find another one.

Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster. - I don't like this. Show me another.

another
diğeri

O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar. - He frequently jumps from one topic to another while he is talking.

Bir gün geçti. Sonra diğeri. - One day passed. Then another.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
İngilizce - İngilizce
{a} another
some other, a second