Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
The flowers withered up.
- Çiçekler sararıp solmuştu.
All the flowers in the garden withered.
- Bahçedeki bütün çiçekler solmuş.
He was injured in his left leg in the accident.
- O, kazada sol bacağından yaralandı.
Left-wing communism is an infantile disorder.
- Solcu komünizm, infantil bir bozukluktur.
Flowers soon fade when they have been cut.
- Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.
She was dressed in a faded cotton skirt.
- O, soluk bir pamuk etek giymişti.
The cloth's very faded.
- Kumaşın rengi çok soluk.
Faded jeans are still in fashion.
- Soluk pantolonlar hâlâ modadır.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
The daffodils are starting to wilt.
- Nergisler solmaya başlıyor.
The flowers in the vase were wilted.
- Vazodaki çiçekler soldu.
Because of the drought, the grass has withered.
- Kuraklıktan dolayı, çim soldu.
All the flowers in the garden withered.
- Bahçedeki bütün çiçekler solmuş.
The wardrobe stood to the left of the door.
- Gardırop kapının solunda duruyordu.
The computer is placed to the left of the women.
- Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
I have some numbness in my left hand.
- Benim sol elimde biraz uyuşma var.
She writes with her left hand.
- O, sol eliyle yazı yazar.
Kate must be sick, for she looks pale.
- Kate hasta olmalı, çünkü solgun görünüyor.
He must be sick; he looks pale.
- O, hasta olmalı; solgun görünüyor.
Eski Yunanlar güneş sistemi hakkında bizim bildiğimiz kadar çok şey biliyorlardı.
- The ancient Greeks knew as much about the solar system as we do.
Güneş sistemimize en yakın yıldız Proxima Centauri'dir.
- The nearest star to our solar system is Proxima Centauri.