solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus

listen to the pronunciation of solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus
İngilizce - Türkçe

solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

lone
yalnız

Bu şehir sen olmadan soğuk ve yalnız. - This city is cold and lonely without you.

Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor. - Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.

lone
{s} kimsesiz
lone
{s} tek

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

Japonlara göre, tek başına uyuyan bir Amerikan bebeği yalnız görünüyor. - To Japanese, an American baby sleeping by himself seems lonely.

lone
tek başına mücadele eden siyasi aday
lone
ıssız

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

Tom olmadan burası çok ıssız olacak. - It's going to be very lonely here without Tom.

lone
lone hand kağıt oyununda refakatsiz oynayan kimse
İngilizce - İngilizce
lone
solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus