solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus

listen to the pronunciation of solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus
İngilizce - Türkçe

solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

lone
yalnız

O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı. - She always comforted herself with music when she was lonely.

Yalnız bir hayat yaşadı. - She lived a lonely life.

lone
{s} kimsesiz
lone
{s} tek

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin. - When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.

lone
tek başına mücadele eden siyasi aday
lone
ıssız

Tom olmadan burası çok ıssız olacak. - It's going to be very lonely here without Tom.

O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor. - He lives in this lonely place by himself.

lone
lone hand kağıt oyununda refakatsiz oynayan kimse
İngilizce - İngilizce
lone
solitary, or unaccompanied, as in: the man was the lone passenger on the bus