I had a long conversation with her.
- Onunla uzun bir sohbet ettim.
Tom overheard Mary and John's conversation.
- Tom; Mary ve John'un sohbetine kulak misafiri oldu.
We talked over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken sohbet ettik.
We used to talk over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken sohbet ederdik.
Tom knows better than to give his real name in chat rooms.
- Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.
We sang, danced and chatted after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
Sami liked to chat and make small talk with people.
- Sami sohbet etmekten ve insanlarla küçük konuşmalar yapmaktan hoşlanırdı.
I'm not good at small talk.
- Sohbette iyi değilim.
The girl Tom was chatting with fainted.
- Tom'un sohbet ettiği kız bayıldı.
Tom is chatting with Mary.
- Tom, Mary'yle sohbet ediyor.
More work and less chatter!
- Daha çok iş ve daha az sohbet!
He visited with her over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve içerken onunla sohbet etti.
Sami chatted to the visitors.
- Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
It was nice to converse with her.
- Onunla sohbet etmek güzeldi.
What I will do after dinner is to chat on the internet.
- Akşam yemeğinden sonra yapacağım şey internette sohbet etmektir.
Omegle is a great website for people who like chatting with foreign people.
- Omegle yabancı insanlarla sohbet etmekten hoşlanan kişiler için harika bir web sitesidir.
It is difficult to talk to him.
- Onunla sohbet etmek zordur.
It was good chatting like old times. Let's talk again some time.
- Eski günlerdeki gibi sohbet etmek iyiydi. Bir ara yine konuşalım.
It was nice to converse with her.
- Onunla sohbet etmek güzeldi.
Tom, I want to have a chat with you.
- Tom, seninle sohbet etmek istiyorum.
They gathered together to have a chat.
- Sohbet etmek için bir araya toplandılar.