Herkese dürüst bir biçimde davranalım.
- Let's treat everybody fairly.
Tom Mary'ye oldukça pahalı bir kamera aldı.
- Tom bought Mary a fairly expensive camera.
Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
- The surface of the object is fairly rough.
O, bana karşı dürüstçe davrandı.
- He acted fairly toward me.
Medyanın, haberleri dürüstçe sunduğunu hissediyor musun?
- Do you feel that the media presents the news fairly?
Tom'a tarafsızca davranıldı.
- Tom was treated fairly.