Onun siyasete ilgisi yok.
- He has no interest in politics.
Darbeler siyaseti tehdit edebilir.
- Coup d'états can threaten the politics.
Savaştan sonra, Ford politikaya girdi.
- After the war, Ford entered politics.
Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.
- We would often sit up all night discussing politics.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.