O sarhoşken, homurdanıyor ve kavga ediyor. O ayıkken, eline ne gelirse atıyor ve hiçbir şey söylemiyor.
- When he is drunk, he grumbles and fights. When he is sober, he lies on whatever comes to hand and says nothing.
Bir yargıç kadar ayıktım.
- I was as sober as a judge.
Tom ağırbaşlı olmadıkça, onun bize yardım etmesini istemiyorum.
- Unless Tom is sober, I don't want him helping us.
O zaman çok ağırbaşlıydım.
- I was very sober at the time.
Tom biraz ciddileşti.
- Tom sobered up a bit.
Tom'un sabaha kadar ayılacağına eminim.
- I'm sure Tom will sober up by morning.
Ayılmaya çalışmak için yürüyüşe gittim.
- I went for a walk to try to sober up.
It took him hours to sober up.
Which is the finest and soberest state possible.