Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
En kısa zamanda buradan ayrılmak istiyorum.
- I want to leave here as soon as possible.
Münkün olan en kısa zamanda bunu polise bildirmeniz gerekiyor.
- You are supposed to report it to the police as soon as possible.
Bunu yapar yapmaz akşam yemeği hazırlığına başlamanı istiyorum.
- As soon as you have done that, I would like you to start preparing supper.
Onu yapar yapmaz onun bir hata olduğunu fark ettim.
- I realized it was a mistake as soon as I did it.
Muhabirler Tom mahkeme salonunu terk eder etmez sorular sormaya başladı.
- The reporters started asking Tom questions as soon as he left the courtroom.
Gemi hareket eder etmez, onu deniz tuttu.
- As soon as the ship began to move, he got seasick.
Tartışma sona erer ermez, ben hemen ofisten ayrıldım.
- As soon as the argument ended, I left the office forthwith.
Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
As soon as she heard the news, she broke into tears.
- Sobald sie die Nachricht gehört hat, ist sie in Tränen ausgebrochen.
As soon as they return, I will telephone you.
- Sobald sie zurück sind, rufe ich euch an.