so viel teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- so much
- o kadar
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
O kadar çok sigara içmesen iyi olur.
- You had better not smoke so much.
- this much
- bunca
- so much
- çok
Para için o kadar çok kaygılanma.
- Don't worry about money so much.
Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- He hurt his arm lifting so much weight.
- so much
- o kadar çok
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
- that much
- şu kadar
- this much
- bu kadar
Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
- I never knew swimming could be this much fun.
Hiç bu kadar çok terledin mi?
- Have you ever sweated this much?
- so much
- bu kadar
Bu kadar gürültü yapmayın.
- Don't make so much noise.
Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
- See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- this much
- bu kadar çok
Hiç bu kadar çok terledin mi?
- Have you ever sweated this much?
Bu kadar çok yiyeceğe gerçekten ihtiyacımız var mı?
- Do we really need this much food?
- thus much
- bu kadar
