O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Tom Mary ile tanışmadan önce, çok içerdi.
- Before Tom met Mary, he drank heavily.
Dün çok yağmur yağdı.
- It rained heavily yesterday.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.
- We were late for school because it rained heavily.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
- Tom has started coughing heavily and I'm worried about his health.
his heavily muscled arms.