Tom'un dersi bir uyuklamaydı.
- Tom's lecture was a snooze.
Biraz daha kestirmek istiyorum.
- I want to snooze some more.
Tom bir şekerleme yapıyordu.
- Tom was taking a snooze.
Tom genellikle öğle yemeğinden sonra kısa bir şekerleme yapar.
- Tom usually takes a short snooze after lunch.
Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.
- Mary hit the snooze button.
Erteleme düğmesine bastım ve tekrar yatmaya gittim.
- I hit the snooze button and went back to sleep.
Biraz daha kestirmek istiyorum.
- I want to snooze some more.
Tom TV'nin önünde sessizce kestirdi.
- Tom snoozed quietly in front of the TV.
The program is usually pretty good, but last Wednesday's episode was a real snoozer.
The cat enjoys taking a snooze on a sunny windowsill.
The boss caught him snoozing at his desk.