Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Zaman çabucak geçiyor.
- Time passes by quickly.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Tom elinden geldiği kadar hızlı şekilde merdivene tırmandı.
- Tom climbed up the ladder as quickly as he could.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.
... we should do it smartly and go after folks who are criminals, gang bangers, people who ...