Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Tom yetenekli bir marangozdur.
- Tom is a skillful carpenter.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Oldukça yetenekli bir arabulucusun.
- You're quite a skilled negotiator.
O video oyunlarında yetenekli birisi.
- He's skilled at videogames.
O, yetenekleri hakkında övündü.
- He boasted about his skills.
Sanırım bir yerli konuşur ile daha sık konuşsam, İngilizce yeteneklerim çabucak gelişir.
- I think if I talked more often with a native speaker, my English skills would improve quickly.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.
- He's well respected for his management skills.
Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Kız parmakları ile yeteneklidir.
- The girl is skillful with her fingers.
And I am skiller than you.
... lt's a skill that connects us back to the very beginning. ...
... not going to come back. Because they are low wage, low skill jobs. I want high wage, high ...