But when I tried to turn the shower faucet, this black bubbly liquid came out.
- Ama ben duş musluğunu açmak için çalıştığımda, bu siyah kabarcıklı sıvı dışarı çıktı.
For the first month after the accident she could only drink liquids through a straw.
- Kazadan sonra ilk bir ay sadece bir çubuk vasıtasıyla sıvı şeyler içebildi.
Some fluid is leaking into our office.
- Bir miktar sıvı ofisimize sızıyor.
Instead of ink there was some kind of strange fluid in the bottle.
- Şişede mürekkep yerine bir tür garip bir sıvı vardı.
Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.
- Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.
Water is liquid. It becomes solid when it freezes.
- Su sıvıdır. O, donduğu zaman katılaşır.