Onların komşu ülkelerle iyi ilişkileri var.
- They have good relations with neighbouring countries.
Komşu masada Almanca konuşan bir çift oturuyordu.
- At the neighbouring table sat a German-speaking couple.
Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.
- The fire spread and licked the neighboring house.
Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.
- The army made inroads into the neighboring country.