Tom, birkaç saniye için oturmak istedi.
- Tom wanted to sit down for a few seconds.
Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.
- All you have to do is sit down here and answer the doctor's questions.
John kapıyı çaldığında Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzerelerdi.
- Tom and Mary were about to sit down for dinner when John knocked on the door.
Tom, birkaç saniye için oturmak istedi.
- Tom wanted to sit down for a few seconds.
Tom Mary'nin bir süre oturmasını rica etti.
- Tom asked Mary to sit down for a while.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Tom oturmaları için onlara işaret etti.
- Tom motioned them to be seated.
Lütfen oturun, hanımefendiler ve beyefendiler.
- Please be seated, ladies and gentlemen.
bence daha da şey çğrenin ben daha 4. sınfa gidiom ve daha bilgiliyim.
Oturmak ister misiniz?
- Would you like to be seated?
For bones in Africa.
Sit down! We have work to do.
2005: A discussion paper being released today canvasses a number of proposals to transform the payments that have become known as 'sit-down money'. — Australian Broadcasting Commission, The World Today, 21 February 2005.
... describe exactly what it is that you intend to do, not just saying, I'll sit down, but ...
... MR. ROMNEY: We ' as president, I will sit down on day one ' actually the day after ...