sissy

listen to the pronunciation of sissy
İngilizce - Türkçe
{i} hanım evlâdı

Tom birazcık hanım evladı. - Tom is a bit of a sissy.

{i} muhallebi çocuğu
süt çocuğu
(Argo) karı kılıklı
kadınsı

Neden o kadar kadınsı görünüyorsun? - Why are you looking so sissy?

(Argo) homoseksüel
kız gibi (oğlan)
hanımevladı
sissifiedkız gibi
korkak ve kız gibi oğlan
{i} korkak

Mary Tom'un bir korkak olduğunu söyledi. - Mary said that Tom was a sissy.

kız gibi
kız gibi oğlan
sister
{i} abla

Mary Tom'un ablasıdır. - Mary is Tom's older sister.

Ablam her gün koşuya gider. - My older sister goes jogging every day.

sister
kız kardeş

O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti. - He deprived my little sister of all her toys.

Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti. - Yesterday my sister went to Kobe.

sister
{i} kardeş

Kız kardeşim şekerleri sever. - My sister likes sweets.

O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti. - He deprived my little sister of all her toys.

sissy bar
Motorsiklet, bisiklet gibi araçlarda binicinin sırtını dayadığı arkalık kısma destek olan, genellikle ters bir U harfi şeklinde demirden yapılmış malzeme
sister
yenge

İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti. - Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.

Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir. - The sister of your father or mother is your aunt.

sister
{i} hemşire

Kız kardeşim hemşiredir. - My sister is a nurse.

Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın. - Sister, don't let this patient out of your sight.

cissy
bkz.sissy
sister
bacı
sister
kızkardeş gibi

Mary benim için bir kızkardeş gibi. - Mary is like a sister to me.

Mary ve ben kızkardeş gibiyiz. - Mary and I are like sisters.

sister
simil
sister
hastabakıcı
sister
hemcins
sister
half sister üvey kızkardeş lay sister rahibe namzedi
sister
sisterly s
cissy
{i} hanım avlâdı
cissy
{i} çıtkırıldım kimse
cissy
{i} çekingen kimse
cissy
{i} muhallebi çocuğu
cissy
{i} korkak
sister
baldız

Fadıl'ın baldızı ile bir ilişkisi vardı. - Fadil had an affair with his sister-in-law.

Linda Dan'ın baldızı. - Linda is Dan's sister-in-law.

sister
{i} rahibe

O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı. - When she became a nun, she took the name Sister Teresa.

Tom'un kızkardeşi bir rahibe. - Tom's sister is a nun.

sister
{i} kızkardeş

Kızkardeşini görmek istiyorum. - I want to see your sister.

Kızkardeşim şimdi kötü bir soğuk algınlığı geçiriyor. - My sister is suffering from a bad cold now.

sister
sisterinlawgörümce
sister
kardeş aynı cinsten olan kimse veya şey
İngilizce - İngilizce
A diminutive of the female given name Cecilia

Then he has no business to do it, said Mr. Gradgrind. Tell him he mustn't.

A timid, unassertive or cowardly person
sister
Urination
An effeminate boy or man
{s} effeminate, lacking stereotypically masculine qualities; cowardly, timid
Effeminate or timid; sissified
a timid man or boy considered childish or unassertive
having unsuitable feminine qualities
disapproval Some people, especially men, describe a boy as a sissy when they disapprove of him because he does not like rough, physical activities or is afraid to do things which might be dangerous. They were rough kids, and thought we were sissies. a boy that other boys dislike because he prefers doing things that girls enjoy (sister)
{i} effeminate boy or man, male who lacks stereotypically masculine qualities; coward, timid person
sissy bar
A narrow bar shaped like an inverted U that is attached behind the seat of a motorcycle or bicycle and supports the operator or a passenger
cissy
{i} effeminate boy or man, male who lacks stereotypically masculine qualities; coward, timid person
cissy
having unsuitable feminine qualities
cissy
see sissy. cissies sissy
sissies
plural of sissy
sissy