sinirlenmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- get angry
He tends to get angry when people oppose him.
- İnsanlar ona karşı geldiği zaman o sinirlenmek eğilimindedir.
- to get mad (at); to get irritated (at), get annoyed (at)
- to be/get annoyed/irritated, to be cross (with sb) (about sth)
- go off at half-cock
- resent
- be cross
- get irritated
- (Argo) throw a fit
- to be cross
- peeve
- become irritated
- cross
- be peeved at
- (deyim) have a fit
- flare out
- bridle up
- worry
- flare
- be steamed up
- be riled at
- lose one's temper
- jitter
- get the willies
- flap
- become angry
- cut up rough
- grow hot
- flame up
- get hot
- bristle up
- be riled
- {k} get one's wind up
- go off at half cock
- blow one's stack
- grizzle
- sinir
- {i} nerve
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
The sciatic nerve is the longest nerve in the human body.
- Siyatik sinir insan vücudundaki en uzun sinirdir.
- sinir
- anger
She angers us with her remarks.
- O, yorumlarıyla bizi sinirlendiriyor.
They anger us with their behavior.
- Onlar bizi davranışlarıyla sinirlendiriyor.
- sinir
- {i} temper
He lost his temper and hit the boy.
- Sinirlendi ve çocuğa vurdu.
It doesn't pay to lose your temper.
- Sinirlenmeniz işe yaramaz.
- sinir
- {s} nervous
A nervous person will not be fit for this job.
- Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
Nervous people will scratch their heads.
- Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
- sinir
- {i} pet
- sinir
- {i} fury
- sinirlenme
- pet
- sinir
- tendon
- sinir
- (Havacılık) boundary
- sinir
- crabby
- sinir
- fibre
- sinir
- annoying
That's really annoying.
- O gerçekten sinir bozucu.
Why are you annoying your sister?
- Kız kardeşini niçin sinirlendiriyorsun?
- sinir
- string
- sinir
- irritating
Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument.
- Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.
Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.
- sinir
- equanimity
- sinir
- irksome
- sinirlenme
- (Konuşma Dili) take it easy
Calm down, Tom. Take it easy.
- Sakin ol, Tom. Sinirlenme.
- sinir
- arse
- sinir
- bugger
- aniden sinirlenmek
- fly into a temper
- sinir
- {i} limit
- sinir
- neuronic
- sinir
- {i} border
- sinir
- border line
- birden sinirlenmek
- fly into a rage
- hemen sinirlenmek
- fly into a temper
- sinir
- tantrum
You never know when he's going to throw another tantrum.
- Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.
- sinir
- (Anatomi) nerve
- sinir
- quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior
- sinir
- neural
Google uses a neural network to translate sentences.
- Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.
- sinir
- nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity; crabby, irritating, irksome, annoying
- sinir
- equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I'm very upset
- sinir
- sinew
- sinir
- anger; irritation
- sinir
- (Konuşma Dili) sinew, tendon; muscle fiber
- sinir
- irritating, exasperating (person, thing)
- sinir
- thing about which one is fastidious
- sinir
- choler
- sinir
- bordering
- sinirlenme
- flap
- sinirlenme
- discomposure
- sinirlenme
- vexation
- sinirlenme
- getting angry
- sinirlenme
- exasperate
- sinirlenme
- discompose
- çabuk sinirlenmek
- have a short fuse
- çok sinirlenmek
- go mad