sinirlenme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- flap
- discomposure
- vexation
- getting angry
- pet
- (Konuşma Dili) take it easy
Calm down, Tom. Take it easy.
- Sakin ol, Tom. Sinirlenme.
- exasperate
- discompose
- sinir
- {i} nerve
Tom's way of speaking gets on my nerves.
- Tom'un konuşma şekli benim sinirlerimi bozuyor.
There are twelve pairs of cranial nerves.
- On iki çift kranial sinir vardır.
- sinirlenmek
- get angry
He tends to get angry when people oppose him.
- İnsanlar ona karşı geldiği zaman o sinirlenmek eğilimindedir.
- sinir
- anger
I'm boiling with anger.
- Sinirden köpürüyorum.
His face turned red with anger.
- Yüzü sinirden kızardı.
- sinir
- {i} temper
Tom loses his temper easily.
- Tom kolaylıkla sinirleniyor.
She is apt to lose her temper.
- Sinirlenmeye eğilimlidir.
- sinir
- {s} nervous
The central nervous system consists of four organs.
- Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.
A nervous person will not be fit for this job.
- Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
- sinir
- {i} pet
- sinir
- {i} fury
- sinirlenmek
- to get mad (at); to get irritated (at), get annoyed (at)
- sinirlenmek
- to be/get annoyed/irritated, to be cross (with sb) (about sth)
- sinirlenmek
- {f} worry
- sinir
- tendon
- sinir
- (Havacılık) boundary
- sinir
- crabby
- sinir
- fibre
- sinir
- annoying
Why are you annoying your sister?
- Kız kardeşini niçin sinirlendiriyorsun?
So annoying... Now I get a headache whenever I use the computer!
- Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.
- sinir
- string
- sinir
- irritating
Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument.
- Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.
Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.
- sinir
- equanimity
- sinir
- irksome
- sinirlenmek
- go off at half-cock
- sinirlenmek
- resent
- sinirlenmek
- be cross
- sinirlenmek
- get irritated
- sinirlenmek
- (Argo) throw a fit
- sinirlenmek
- to be cross
- sinirlenmek
- peeve
- sinirlenmek
- become irritated
- sinirlenmek
- cross
- sinirlenmek
- be peeved at
- sinirlenmek
- (deyim) have a fit
- sinir
- arse
- sinir
- bugger
- sinirlenmek
- be riled
- sinir
- {i} limit
- sinir
- neuronic
- sinir
- {i} border
- sinir
- border line
- kolay sinirlenme
- quickness
- sinir
- tantrum
You never know when he's going to throw another tantrum.
- Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.
- sinir
- (Anatomi) nerve
- sinir
- quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior
- sinir
- neural
Google uses a neural network to translate sentences.
- Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.
- sinir
- nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity; crabby, irritating, irksome, annoying
- sinir
- equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I'm very upset
- sinir
- sinew
- sinir
- anger; irritation
- sinir
- (Konuşma Dili) sinew, tendon; muscle fiber
- sinir
- irritating, exasperating (person, thing)
- sinir
- thing about which one is fastidious
- sinir
- choler
- sinir
- bordering
- sinirlenmek
- flare out
- sinirlenmek
- bridle up
- sinirlenmek
- flare
- sinirlenmek
- be steamed up
- sinirlenmek
- be riled at
- sinirlenmek
- lose one's temper
- sinirlenmek
- jitter
- sinirlenmek
- get the willies
- sinirlenmek
- flap
- sinirlenmek
- become angry
- sinirlenmek
- cut up rough
- sinirlenmek
- grow hot
- sinirlenmek
- flame up
- sinirlenmek
- get hot
- sinirlenmek
- bristle up
- sinirlenmek
- {k} get one's wind up
- sinirlenmek
- go off at half cock
- sinirlenmek
- blow one's stack
- sinirlenmek
- grizzle
- çabuk sinirlenme
- irascibility
- çabuk sinirlenme
- short temper